Çalışma hayatında Adalet kavramı
Liderlikte adaletin zorluklarını, yapı taşlarını ve çözüm yollarını beraber keşfedelim.
Bu yazıyı sesli dinlemek için tıklayın 👉 Spotify | Apple 🎧
Adalet kavramı, liderlik yolculuğum boyunca en çok sorguladığım ve üzerinde düşündüğüm değerlerden biri oldu. Bu hikaye, bir lider olarak adaleti nasıl yeniden anlamlandırdığımı ve ekibimde güven duygusunu nasıl pekiştirdiğimi hatırlatan bir anıyı anlatıyor.
Bir gün, ekip üyelerimden biri Slack üzerinden bir mesaj gönderdi. Mesajın tonu, nezaketle örtülmüş bir rahatsızlığı barındırıyordu: “Ekibimizde aynı seviyede çalışan arkadaşların maaşları arasında ciddi farklar olduğunu öğrendim. Bu durumu anlamakta zorlanıyorum.” Açıkça bir sitem vardı. Adaletsizlik hissettiği belliydi ve bu durumun onun motivasyonunu gölgelediğini anlamak zor değildi.
Bu tarz bir meseleyi yazışmalarla çözmenin mümkün olmayacağını düşündüm. Hemen yanına giderek yüz yüze konuşmayı teklif ettim. Hızla bir boş masa bulup yan yana oturduk. “Düşüncelerini ve hissettiklerini daha detaylı anlatmanı istiyorum,” dedim. Sözlerinde bir hayal kırıklığı vardı: “Aynı işi yapıyoruz ama diğer arkadaşın maaşının benimkinden ciddi şekilde farklı olduğunu duymak beni gerçekten şaşırttı. Bu durum, çabalarımın yeterince takdir edilmediğini düşündürüyor.”
Bu tür konuşmalar her zaman hassastır. Bir lider olarak yalnızca doğruyu bulmak değil, aynı zamanda karşınızdaki kişinin duygularını anlamak da önemlidir. Söylediklerini dikkatle dinledim ve kendisine teşekkür ederek durumu inceleyeceğimi belirttim. “Bunu birlikte değerlendirelim ve açıklığa kavuşturalım,” diyerek güven vermeye çalıştım.
Konuşmanın ardından maaş skalasını ve ekip üyelerinin katkılarını titizlikle inceledim. Şikayet edilen farkın, diğer çalışanın ekibe yaptığı somut katkılardan kaynaklandığını fark ettim. Ancak durumu yalnızca verilerle açıklamak yeterli olmayacaktı. Bu bir tablo meselesi değil, bir liderlik sınavıydı.
Ertesi gün, yeniden konuşmak için bir araya geldik. “Konuyu detaylıca değerlendirdim,” dedim. “Gördüğüm kadarıyla maaş farkı, ekibe yapılan katkılardan kaynaklanıyor. Ancak bu, senin çabalarının değerli olmadığı anlamına gelmez. Sana sormak istiyorum, sence diğer arkadaşın katkılarında seni aşan bir fark olabilir mi?” Ses tonum sorgulayıcı değil, yönlendiriciydi. Amacım, düşünmesine yardımcı olmaktı.
Kısa bir sessizlik oldu. Düşündü. “Evet,” dedi sonunda. “Belki de onun katkıları daha farklı bir seviyede.” Bu farkındalık anı, yalnızca maaş farkını açıklamakla sınırlı kalmadı. Aynı zamanda onun ekibe nasıl daha fazla katkıda bulunabileceği konusunda potansiyelini keşfetmesine de rehberlik etti.
Bu konuşma, bireysel bir anlayış oluşturmanın ötesinde, ekip içinde şeffaflık ve adil liderlik sergilemenin güveni nasıl pekiştirdiğini bir kez daha gösterdi.
Adalet, yalnızca kuralların doğru şekilde uygulanması değil, duyguları ve katkıları anlamak için çaba harcamaktır. Bu olay, bir lider olarak adaleti yalnızca matematiksel değil, insani bir denge olarak görmem gerektiğini hatırlattı.
Teknik liderlik eğitimlerimizin ilk gününde, adalet özellikle üzerinde durduğumuz ve liderlikteki önemini anlamaya çalıştığımız temel kavramlardan biridir. Bir liderin adalet duygusu, yalnızca bireysel başarıları değil, ekip dinamiklerini, organizasyonun uzun vadeli başarısını ve çalışan bağlılığını da doğrudan etkiler. Peki, adalet nedir ve liderlikte nasıl somutlaşır?
Gelin, bu önemli kavramı birlikte inceleyelim ve adaletin yapı taşlarını masaya yatıralım. Adaletin tarafsızlık, şeffaflık, tutarlılık, fırsat eşitliği ve empati gibi temel unsurlardan oluştuğunu göreceğiz. Bu unsurların her biri, liderlik pratiği içinde nasıl hayat bulur ve karar alma süreçlerimize nasıl yön verir, birlikte tartışacağız.
Adaleti Oluşturan 5 Kavram
Adalet, yalnızca doğru kararlar almak değil, bu kararların nedenlerini anlamayı ve ekip üyelerine bunu açıklamayı da içerir. Bu, bir liderin dürüstlük ve güvenilirlik temelinde otorite oluşturmasını sağlar. Ancak daha da önemlisi, adalet, liderin hem duygusal zekâsını hem de stratejik düşünme becerisini bir arada kullanmasını gerektirir.
Tarafsızlık
Adaletin temel taşlarından biri, liderin tarafsız bir duruş sergileyebilmesidir. Tarafsızlık, kişisel önyargılardan arınmayı ve alınan kararların objektif ölçütlere dayanmasını gerektirir. Liderin, ekip üyeleri arasındaki farklılıkları eşit bir şekilde değerlendirmesi, kişisel ilişkilerden veya statüden bağımsız olarak karar vermesi şarttır.
Örneğin, bir lider, bir çalışanın terfi talebini değerlendirirken, kişinin ekibe yaptığı katkıları somut örneklerle inceler. Hem olumlu yönlerini hem de gelişim alanlarını göz önünde bulundurur ve bu süreçte kişisel yakınlık ya da sempatiyi bir kenara bırakır.
Şeffaflık
Adaletli bir lider, yalnızca doğru kararlar almakla kalmaz, bu kararların gerekçelerini açık bir şekilde ifade eder. Şeffaflık, liderin aldığı kararların ekibin tamamı tarafından anlaşılmasını ve kabul görmesini sağlar. Kararların gerekçelerinin anlaşılır olması, ekip içinde güven oluşturur ve yanlış anlamaları önler.
Örneğin, bir çalışanın maaş farkıyla ilgili bir şikayeti olduğunda, lider bu farkın gerekçelerini, katkılara dayalı somut verilerle açıklar. Ayrıca, bu farkın ekip içindeki dinamiklere nasıl yansıdığını paylaşabileceği ölçüde paylaşır.
Tutarlılık
Tutarlılık, adaletin sürdürülebilirliği için vazgeçilmezdir. Benzer durumlarda benzer kararlar alabilmek ve aynı standartları uygulamak, liderin güvenilirliğini artırır. Aynı girdiler aynı ya da çok yakın sonuçlara yol açmalı; aksi halde adalet algısı zedelenir.
Örneğin, bir çalışanın belirli bir başarı kriterine ulaşmasını terfi için yeterli gördüyseniz, aynı başarıyı gösteren başka bir çalışanın da benzer şekilde terfi almasını sağlamalısınız. Aksi takdirde, ekip içinde güven kaybına neden olabilirsiniz.
Fırsat Eşitliği
Adaletin bir başka önemli boyutu, fırsat eşitliği sağlamaktır. Liderler, ekiplerindeki herkese kendilerini geliştirebilecekleri ve katkılarını artırabilecekleri fırsatlar sunmalıdır. Bu, ekip içinde haksız rekabeti önler ve bireylerin potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanır.
Örneğin, en önemli projeleri sürekli aynı kişilere vermek yerine, projeleri ekip üyeleri arasında dengeli bir şekilde dağıtabilirsiniz. Bu, her çalışanın kendini gösterme şansı bulmasını ve terfi gibi süreçlerin adil bir şekilde işlemesini sağlar.
Empati
Adalet yalnızca kurallara ve verilere dayanmaz; insanları anlamayı ve onların duygularını dikkate almayı da gerektirir. Empati, liderin karar alırken ekip üyelerinin içinde bulunduğu koşulları ve duygusal durumlarını göz önünde bulundurmasını sağlar.
Bir ekip üyesi, kişisel bir durumu nedeniyle kritik bir süreçte izin almak istediğinde, lider bu talebi değerlendirirken yalnızca kuralları değil, çalışanın durumunu ve ihtiyaçlarını da dikkate alır. Bu kararı ekip üyelerine açıklarken şeffaf davranarak ekipteki dengeyi korur.
Adaletin İnşası
Adaletli bir lider, yalnızca bu kavramları anlamakla kalmaz, aynı zamanda onları günlük liderlik pratiğinde hayata geçirir. Adalet, yalnızca karar alma süreçlerinde değil, ekip üyeleriyle kurulan iletişimde, geri bildirimlerde ve motivasyon sağlamada da kendini gösterir.
Bu unsurları bütünsel bir şekilde ele aldığımızda, adaletin yalnızca bir kavram değil, liderlikte sürdürülebilir başarı için vazgeçilmez bir temel olduğunu görürüz.
Adalet kavramını liderlikte uygulamak kulağa kolay gelse de pratiğe döküldüğünde birçok zorlukla karşılaşıldığı aşikardır. Bu zorluklar genellikle insan faktörü, organizasyonel dinamikler ve liderin kendi içsel önyargılarıyla mücadele etmesi zorunluluğundan kaynaklanır. Ancak bu zorlukların farkında olmak ve çözüm yollarını bilmek, bir liderin adaleti uygulama konusunda daha donanımlı hale gelmesini sağlar.
Çoğu zaman adaleti sağlamak için bir liderin yalnızca kurallara değil, insanların duygularına ve bakış açılarına da önem vermesi gerekir. Bu, bir denge gerektirir. Ancak her bireyin farklı olduğu ve alınan kararların her zaman herkesi memnun edemeyeceği gerçeğiyle yüzleşmek gerekir.
Empati ve Şeffaflık Dengesi
Örneğin, bir çalışana objektif kriterlere göre hak ettiği geri bildirimi verdiğinizde, bu kişinin bunu adil bulmaması ve duygusal bir tepki göstermesi olasıdır. Bu durumlarda empati kurarak tepkilere hazırlıklı olmak, kararları açıklarken şeffaf davranmak ve süreci iyi anlatmak gerekir. Kararların nedenlerini net ve direkt bir şekilde ifade ederken, ekip arkadaşınıza duygusal destek sağlamak önemlidir.
Bir lider olarak, duygusal zekânızı kullanarak ekip üyelerinin duygusal tepkilerini yönetmelerine yardımcı olabilir ve güven ortamını koruyabilirsiniz.
Gizlilik ve Şeffaflık İkilemi
Adaletin şeffaflık gerektirdiğini vurguladığımız her eğitimde, bu şeffaflığın sınırlarını da tartışmadan geçmek imkânsızdır. Özellikle maaşlar, terfiler veya diğer hassas konularda liderin şeffaf olması gereken noktaları gizli tutması gerekenlerle dengelemesi gerekir.
Bu nedenle, kararların tüm detaylarını paylaşmak yerine, altında yatan prensipleri ve adalet mekanizmalarını net bir şekilde anlatmak önemlidir. Örneğin, bir çalışanın maaşı, terfi süreci ya da işten ayrılma durumu hakkında yalnızca o kişiyle detaylı konuşmak, ancak genel prensipleri ekibin tamamına açıklamak ideal bir yaklaşım olabilir.
Tutarlılık ve Bağlamsal Değişkenlik
Adaleti sağlamanın vazgeçilmez unsurlarından biri olan tutarlılık, liderlikte güven inşa etmenin temel taşlarından biridir. Ancak liderin tutarlı olması gerektiği fikri, pratikte değişen koşullar ve organizasyonel dinamikler nedeniyle ciddi bir sınavdan geçebilir.
Bir lider, daha önce benzer bir durumda farklı bir karar aldıysa ve şimdi değişen bağlam nedeniyle başka bir karar alması gerekiyorsa, tutarsızlık algısı oluşabilir.
Örneğin, geçmişte belirli bir başarı kriterine ulaşan bir çalışana terfi sağladıysanız, benzer başarıları gösteren başka bir çalışana da aynı şekilde yaklaşmanız beklenir. Ancak organizasyonel önceliklerin değiştiği bir dönemde bu kriterleri uygulamak her zaman mümkün olmayabilir.
Bu tür durumlarda, liderin bağlamın değiştiğini açıkça ifade etmesi kritiktir. Karar alırken kullanılan ilkelerin aynı kaldığını, ancak koşulların farklılık gösterdiğini ekip üyelerine açıklamak, tutarsızlık algısını önleyebilir.
Bilinçsiz Önyargılar
Liderlikte adaletin önündeki en büyük engellerden biri, liderin farkında olmadan kendi önyargılarıyla hareket etmesidir. Hepimizin geçmiş deneyimlerimizden, kültürümüzden ve çevremizden gelen bilinçsiz önyargıları olabilir. Ancak liderin bu önyargıları yönetebilmesi, adil bir yönetim sergileyebilmesi için kritik bir beceridir.
Örneğin, bir ekip üyesine diğerlerinden daha fazla sempati duymanız ya da bir başka çalışanı sürekli eleştirme eğiliminde olmanız, farkında olmadan adaletsiz bir ortam yaratabilir. Bu durum, ekip içinde güvensizlik tohumları eker ve ekip ruhunu zedeler.
Bu önyargılarla mücadele etmek için liderin öz farkındalık geliştirmesi ve düzenli geri bildirim alması gereklidir. Çalışanların davranışlarınızı nasıl algıladığını anlamak için açık bir diyalog kurabilir ve kararlarınızı alırken objektif ölçütlere bağlı kalmaya özen gösterebilirsiniz.
Zaman Baskısı ve Kriz Anları
Liderlerin sıklıkla karşılaştığı bir başka zorluk, zaman baskısı altında hızlı kararlar almak zorunda olmalarıdır. Özellikle kriz anlarında liderler, adaleti gözetmekle hızlı bir çözüm üretmek arasında kalabilirler. Bu durum, adaletin ihmal edilmesine ve kısa vadeli çözümler üretilmesine yol açabilir.
Örneğin, bir ekip krizinde hızlıca görev dağılımı yapmanız gerektiğinde, bazı çalışanların sürekli olarak daha zorlu görevlere atanması adaletsizlik algısına neden olabilir. Ancak zaman baskısı altında bu tür detayları gözden kaçırmak kolaydır.
Bu durumda liderin, kriz anında aldığı kararları sonradan değerlendirmesi ve ekibe bu kararların nedenlerini açıklaması önemlidir. Ayrıca, gelecekte benzer durumların daha adil şekilde nasıl yönetileceğini tartışmak, hem adalet algısını güçlendirir hem de ekip içindeki güveni artırır.
Benim tecrübelerime göre, adaletli olmak, iyi ve güvenilir bir yönetici olmanın vazgeçilmez unsurlarından biri. Ancak insani zorluklar nedeniyle aynı zamanda en zor olanı. Çoğu kişi, kurallara uymayı adaletli olmakla eşdeğer görür. Ancak bu yaklaşım esnekliği sağlayamadığı için iş hayatında yorucu bir düzen yaratır. Öte yandan, kuralları tamamen göz ardı edenlerin yarattığı kaos da ekiplerin içinde kaybolmasına sebep olur.
Kariyerimde ilerledikçe şunu daha net görüyorum: Adaletli bir bakış açısı, liderlik seviyenize ve organizasyonel bağlamınıza göre evriliyor. Yazılımcı olarak yalnızca kendi takımımı düşündüğüm bir roldeki adalet anlayışım ile 75 kişilik bir organizasyonu yönetirken geliştirdiğim anlayış arasında büyük bir fark var. Bu fark, farklı bağlamlara ve perspektiflere duyulan ihtiyaçtan kaynaklanıyor.
Umarım bu yazı da sizlere farklı bir perspektif sunmak için yardımcı olabilmiştir!