The Bear dizisini izlediyseniz Richie karakterinin geçmişine biraz hakim olabilirsiniz. İzlemeyenler için kısaca özetlemek gerekirse Richie, hayatı boyunca ait olmadığı bir ailenin çocuğu gibi büyümüş, sahip olduğu tek şey değişmesine asla katlanamadığı mahalle ve hayatı olan yetenekli bir arkadaşımız.
Dizinin bir noktasında Richie, restorancılık adına eğitilmek üzere başka bir yere gönderilir ve orada aşağıdaki sahnedeki olay gerçekleşir.
Bu sahneyi izledikten sonra zihnim günlük işime, yaparken en keyif aldığım zamanlarda ürettiğim çıktılara ve keyif almadığım zamanlarda kendimi nasıl motive ettiğime gitti. Gelin bunu tartışmak için çalışan motivasyonunu inceleyelim:
Bir çalışanı iki şekilde motive edebilirsiniz.
1. İç motivasyon: kişinin dışarıdan bir ödül ihtiyacı hissetmeden, kendi öz ihtiyaçlarının giderilmesi sayesinde bir işi yapmak için motive olması. Örneğin yeni bir beceri kazanmak, yaptığı için etkilerinden tatmin olmak gibi sebeplerle tetiklenebilir.
2. Dış motivasyon: kişinin bir görevi veya işi tamamlamak için dış faktörlerden kaynaklanan bir ödül veya takdir beklentisi içinde olduğu durumdur. Bu tür motivasyon, maddi ödüller (müşteri, maaş artışı, bonuslar gibi), sosyal onay (övgü, statü kazanımı, sosyal kabul gibi) veya dışsal baskılar (son teslim tarihleri, kurallar, zorunluluklar gibi) tarafından tetiklenebilir.
Eğer ekibinizin iç motivasyonunu sağlayamazsanız, ortaya çıkan iş ortalama olur. İç motivasyonun ise 3 temel kuralı var;
1. Amaç: Ekibinize, üzerinde çalıştıkları projenin neden önemli olduğunu ve genel hedefleriniz içinde nasıl bir yere sahip olduğunu anlatmalısınız. Bu, çalışanların işlerinin daha büyük bir resmin parçası olduğunu görmelerini sağlar ve onlara kendi katkılarının değerini ve amacını anlama fırsatı verir.
2. Yetkinlik: Her bir çalışanın kendini geliştirebileceği ve yeteneklerini sergileyebileceği fırsatlar sunmalısınız. Kişisel ve profesyonel gelişimleri için gerekli araçları, eğitimleri ve destekleyici bir ortamı sağlayarak, onların işlerinde ustalaşmalarına ve kendilerini değerli hissetmelerine olanak tanıyın. Bu, iç motivasyonlarını güçlendirir ve işlerine olan bağlılıklarını artırır.
3. Özerklik: Çalışanlara kendi işleri üzerinde kontrol ve özgürlük sağlayın. Onlara nasıl çalışacaklarını, hangi projeler üzerinde çalışacaklarını ve işlerini nasıl yöneteceklerini seçme özgürlüğü verin. Bu, onların kendi kararlarının sorumluluğunu alma ve yaratıcılıklarını ifade etme şansı bulmalarını sağlar. Özerklik, çalışanların işlerine daha fazla ilgi duymaları ve motivasyonlarının artmasını sağlar.
Eğer bir yöneticiyseniz bu 3 temel prensibi ekibinizdeki herkesin oturduğu birer taburenin üç bacağı olarak görebilirsiniz. Bu üç bacaktan birisi kısa ya birisi daha uzunsa, hatta birisi bozuksa o taburenin çalışanınız için rahatsızlık yaratacağını, her taburenin herkesin kendi özelliklerine göre ayrı olduğunu ve ayarlanması gerektiğini unutmayın.
Eğer kendiniz için çalıştığınız yerde motivasyonunuzu arttırmak istiyorsanız, bu üç temel prensibi kendi deneyimlerinize ve ihtiyaçlarınıza uygulamaya çalışın. Kendi amaçlarınızı net bir şekilde tanımlayın ve bunları gerçekleştirmek için hangi adımları atmanız gerektiğini planlayın. Bu, işinize olan bağlılığınızı ve iç motivasyonunuzu artırabilir.
Kendi yetkinliklerinize odaklanın ve kendinizi sürekli olarak geliştirmek için fırsatlar arayın. İster yeni bir beceri öğrenmek, ister mevcut yeteneklerinizi daha ileriye taşımak olsun, kendinize yatırım yapmak, motivasyonunuzu yükseltir ve işinizde daha fazla tatmin bulmanızı sağlar.
Ayrıca, özerkliğinizi maksimize etmeye çalışın. İşinizdeki görev ve projeler üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak, yaratıcılığınızı serbest bırakmanıza ve kendinizi işinize daha fazla adamanıza yardımcı olabilir. Yöneticinizle konuşarak, daha esnek bir çalışma programı veya projeler üzerinde daha fazla özgürlük elde edebilirsiniz. Bu, kendi motivasyonunuzu artırmanın yanı sıra, işinizde daha büyük bir tatmin duygusu elde etmenizi de sağlayabilir.
Unutmayın, motivasyon sürekli bir süreçtir ve zaman zaman dalgalanabilir. Kendinizi motive etmek için gerekli araçları ve stratejileri tanımlamak ve uygulamak, uzun vadede hem kişisel hem de profesyonel başarıya ulaşmanızı sağlayacaktır. Bu süreçte kendinize karşı sabırlı ve anlayışlı olun ve kendi başarınız için gereken zamanı ve çabayı ayırmaktan çekinmeyin.
Eğer çalıştığınız firma size amaç, yetkinlik ve özerklik gibi temel ihtiyaçları sunmuyorsa, durumunuzla nasıl başa çıkacağınıza dair birkaç stratejiyi göz önünde bulundurabilirsiniz:
İletişim Kurun: Yöneticinizle açık ve dürüst bir şekilde konuşun. İhtiyaçlarınızı, hedeflerinizi ve işinizdeki beklenen gelişim yollarını açıkça ifade edin. Belki de firma sizin bu ihtiyaçlarınızı karşılayabilecek durumda ama bunun farkında değilsindir. Ya da belkide burası sizin için doğru firma değil, bunu kendi başınıza arayacağınıza yöneticinizle konuşup biraz daha iyi anlamaya gayret edebilirsiniz.
Kişisel Gelişim: Firma tarafından sağlanan olanakların dışında, kendi yetkinliklerinizi geliştirmek için adımlar atın. Online kurslar, atölye çalışmaları veya alanınızdaki profesyonel ağlarla ilişkiler kurarak kişisel ve profesyonel gelişiminizi kendiniz yönlendirin.
İş İçinde Yenilik Arayışı: Mevcut görevlerinizin ötesinde, firma içinde yeni projelerde yer alma, farklı departmanlarla iş birliği yapma gibi fırsatlar arayın. Bu tür girişimler, işinizde yeni amaçlar bulmanıza ve yeteneklerinizi sergilemenize olanak tanıyabilir.
Kariyer Yolunuzu Değerlendirin: Eğer mevcut iş yerinizdeki durum düzeltilmezse ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir ortam bulamıyorsanız, kariyerinizde yeni bir yol düşünmek zamanı olabilir. Kariyer hedeflerinize ve kişisel değerlerinize daha uygun bir iş yeri arayışına girmek, uzun vadede daha tatmin edici olabilir.
Ağ Kurma ve Mentorluk: Sektörünüzde deneyimli kişilerle bağlantı kurarak onların rehberliğinden yararlanın. Mentorluk ve profesyonel ağlar, yeni fırsatlar keşfetmenize ve kariyerinizi ilerletme konusunda önemli içgörüler sağlayabilir.
Kariyer yolculuğunuzda karşılaştığınız zorluklara iki şekilde bakabilirsiniz, ya sizin başınıza gelmiş talihsiz sorunlar olarak görür, şikayet eder ve bunlardan bir şey öğrenemezsiniz ya da bu zorlukları birer öğrenme fırsatı olarak görüp, onlardan güç alıp, kendinizi geliştirme yolunda ilerlersiniz. Bu ikinci yaklaşım, zorlukları aşmanın yanı sıra, kişisel ve profesyonel büyümenin de anahtarıdır. Her zorluk, yeni bir beceri edinme, farklı bir perspektif kazanma ya da esnekliğinizi artırma fırsatı sunar.
Bu süreçte, başarısızlık korkusunu geride bırakmak ve her deneyimi, başarılı olmanın bir parçası olarak görmek önemlidir. Başarısızlıklar ve zorluklar, sadece hedeflerimize ulaşma şeklimizi değil, aynı zamanda bu hedeflere neden ulaşmak istediğimizi de şekillendirir.
Çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık.