Kristof Kolomb, Amerika’nın keşfinden sonra büyük bir üne kavuşmuş ve bir çok davetin vazgeçilmez konuğu haline gelmişti. Bu davetlerden birinde, İspanyol bir soylu çıkar ve “Eğer siz eğer Hindistan’ı keşfetmemiş olsaydınız, İspanya’da sizin yaptığınızı deneyecek birileri kesin çıkardı, çünkü İspanya haritacılık ve denizcilik konusunda çok yetenekli denizcilerle doludur.” diyerek Kolomb’un başarısının şans eseri olduğunu söyleyerek küçümser. Kolomb ise bu soruya cevap vermek yerine masaya bir yumurta getirilmesini ister ve “Beyler, sizinle iddiaya girerim ki bu yumurtayı çıplak bir şekilde, hiçbir araç kullanmadan dik bir şekilde yerleştiremezsiniz” diye ekler. Davetlilerin hepsi denedikten sonra hiçbiri bunu başaramaz, daha sonra sıra Kolomb’a gelir, yumurtayı alır, ucunu hafifçe ezip düzleştirdikten sonra masaya dik bir şekilde yerleştirir. Bunun üzerine herkes şaşkınlık içinde kalır ve Kolomb'un mesajı yerine ulaşır.
Tabii bu hikaye ne kadar doğru, ya da İspanyollar o sırada “Yok artık hile yapıyorsun Kolomb” demişler midir bilmiyoruz. Ben de Benzoni’nin yalancısıyım!
Ancak özellikle yöneticilik ve liderlik açısından bu olay, sorunun çözümüne basit bir yaklaşımla yaklaşmanın ne kadar değerli olabileceğini gösteriyor. Çoğu zaman, gözümüzün önünde olan çözümü, alışılmış düşünce kalıplarımız nedeniyle fark edemeyiz. Kolomb’un yaptığı gibi liderlerin de karmaşık görünen sorunlara farklı açılardan yaklaşmaları gerekir. Ancak burada esas önemli olan, sadece kişinin bu yeteneği değil, aynı zamanda bu düşünme şeklini takımına da aşılamasıdır.
Liderlerin Yaratıcılığı Teşvik Etmesi:
Kolomb’un yumurtası örneğinde olduğu gibi, yaratıcılık bazen en basit ama fark edilemeyen çözümleri bulmakla ilgilidir. Liderler, ekiplerini sürekli yeni yollar denemeye teşvik etmeli ve sıradışı fikirlerin serbestçe ifade edilebileceği bir ortam yaratmalıdır. Yaratıcılık, bir problem karşısında alışılmışın dışında düşünebilme yeteneği gerektirir. Bu yüzden liderlerin yapması gereken en önemli şeylerden biri, çalışanların bu tür düşünme süreçlerine girmelerini sağlayacak bir kültür oluşturmaktır. Bunun için ise en geçerli olduğunu gözlemlediğim yöntem, temel prensiplere inerek sorunu çözmeye çalışmaktır. Yani sorunu oluşturan temel etmenler nedir ve bu etmenler nasıl basitleştirilebilir diye sorarak düşünme sürecini başlatmaktır. Böylece ekip, problemi daha küçük parçalara ayırarak her birine yönelik yaratıcı çözümler üretebilir ve çoğu zaman en basit yaklaşımın en etkili olduğunu görebilir.
Basit Çözümlerin Değerini Anlamak:
Kolomb’un yumurtası hikayesi, çözümlerin her zaman karmaşık olmak zorunda olmadığını gösterir. Liderlerin en önemli görevlerinden biri, sorunları basitleştirmeye ve içindeki asıl meseleye odaklanmaya yardımcı olmaktır. Karmaşık durumlarda dahi, çözümü basit adımlara indirgemek ekibin daha etkin çalışmasını sağlar. Bir lider olarak, problemleri anlaşılabilir ve yönetilebilir hale getirmek, ekibin yaratıcı enerjisini doğru yöne kanalize eder.
Risk Almaktan Çekinmemek:
Kolomb yumurtayı masaya vurduğunda, alışılmışın dışında bir hareket yapmıştı. Çoğu insan bu yöntemi düşünmedi bile, çünkü kuralları ihlal etmekten korktular. Liderler de ekiplerini yenilikçi çözümler bulmaya teşvik ederken, onlara hata yapma özgürlüğü tanımalıdır. İnovasyonun doğasında risk almak yatar ve bir lider bu riski göze alarak yaratıcı düşünceyi desteklemelidir. Bu noktada “aristokrat gibi düşünmek” kavramından da bahsetmek istiyorum: Aristokratlar, geçmişin geleneklerinden kopmak yerine onları yenilikçi bir biçimde kullanmayı severler. Sandviç’in icadı buna güzel bir örnektir. 4. Earl of Sandwich, kumar oynarken yemek yemek için vakit kaybetmek istemediğinden, ekmeğin arasına et koyarak bir çözüm bulur. Bu basit ve alışılmadık fikir, hem pratik bir çözüm sunarken hem de bir devrim yaratmıştır. Liderler de bu tür alışılmadık ve riskli görünen çözümleri teşvik ederek büyük başarılar elde edebilirler.
Takım Çalışması ve İletişim:
Bir lider olarak yaratıcılığı teşvik etmek, aynı zamanda ekip içindeki iletişimi ve işbirliğini de güçlendirmek demektir. Çoğu zaman yaratıcı fikirler, tek bir kişiden değil, farklı görüşlerin bir araya gelmesinden doğar. Kolomb’un hikayesi bireysel bir başarıyı anlatıyor gibi görünse de, liderlik söz konusu olduğunda bu başarılar genellikle bir takımın kolektif çabasıyla gelir. Farklı yetenekler ve bakış açıları bir araya getirildiğinde, yenilikçi çözümler daha kolay bulunur.
Kolomb’un yumurtası ve Sandviç’in icadı gibi örnekler, yaratıcı çözümlerin karmaşıklıktan değil, temel düşünceyi basitleştirmekten geldiğini gösterir. Aristokrat gibi düşünmek, alışıldık kalıpların dışına çıkmadan da yenilik yapabileceğimizi hatırlatır. Bir lider olarak önemli olan, hem kendimiz hem de ekibimiz için bu basit ama etkili yolları keşfetmektir. Karmaşık sorunları çözmenin anahtarı, bazen yumurtayı sadece hafifçe kırıp masaya dikmek kadar basit olabilir—yalnızca doğru açıdan bakmayı bilmek gerekir.
Güzel bir yazı elinize sağlık. Özellike "Yaratıcılık, bir problem karşısında alışılmışın dışında düşünebilme yeteneği gerektirir." cümlesi bence üzerinde düşünülmesi gereken hassas bir konu, esasen eğitim sistemi veya mühendislik formasyonu adı altında yaratıcı düşünce belki istemeden de olsa bir çerçeve içine hapsediliyor.
Çalışmalarım sırasında karşılaştığım özellikle mühendislik eğitimi almayan yazılımcı arkadaşların karşı karşıya kaldıkları problemlere ne kadar farklı açılardan baktığı ve çözümlerininde bir o kadar sıradışı olduğudur. Bu çözümlerin fayda/maliyet konusu tartışmaya açık olmakla birlikte günün sonunda ortaya bir ürün çıkarma konusunda çok daha yetkin olduklarını söyleyebilirim. Eğitim formasyonunu kötülediğim düşünülmesin benimkisi sadece kişisel bir tespit :)
Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.