Okul bitti. Artık mezun olma zamanı!
İş hayatında başarılı olmak için okuldan mezun olma zamanınız geldi.
Çocukluğumuz boyunca güzel bir eve, rahat bir hayata sahip olabilmek için okulda başarılı olmanız gerektiğini anne ve babalarından duymuştur. Hatta bunun aşamaları da var! Benim gibi yaşlılar daha iyi bileceklerdir, bizim için sınav maratonu ilkokul 4’üncü sınıfta Anadolu Liseleri sınavı olarak başlamıştı. Ardından hazırlık boyunca İngilizce’yi çok iyi öğrenip iyi bir 6’ıncı sınıfa geçiş, sonrasında Lise yıllarında üniversite sınavı için çalışıp durmadan soru tipleri ezberledik. Düşündüğünüz zaman, eğer üniversite de okuduysanız, okul hayatı aşağı yukarı 22-24 yaşında tamamlanmış oluyor. Hatta kimileri sonrasında yüksek lisans ve doktora ile bu maratona devam ediyorlar. Bedelli askerlik çıkana kadar, askere gitmemek için profesör olan çok arkadaşım var!
Bu okul hayatının bize kattığı iyi şeyler şüphesiz var ama peki ya kazandırdığı kötü alışkanlıklar? İş hayatındaki çoğu kişinin okuldan gerçekten mezun olsa da zihinsel olarak hala öğrenci gibi yaşadıklarını düşünüyorum. Doğrusu bu benim de başıma gelmiş ve üzerimden atması zor olan bir travmaydı. Ne demek istediğimi biraz daha açayım.
Okul hayatını düşünürsek, başımızda sürekli bir öğretmen var ve bize neleri yapmamız gerektiğini söylüyor. Bu öğretmen bizi seviyor, çoğunlukla tatlı sert bir yapısı var ve bizi sınavlar yaparak sorular sorarak değerlendiriyor. Sınavlardan geçmek ya da kalmak var. Geçmek için yapılması gerekenler belli, iyi bir öğrenci olarak derslere çalışmak. Ödevleri zamanında yaparak ve uslu davranarak öğretmenin gözüne girmek de mümkün. Soru sorabilmek için elinizi kaldırmanız lazım, öğretmeniniz size söz hakkı verene kadar kolunuz ağrısa da elinizi yukarıda tutmalısınız. Üstelik bu kurallar çok basit, tekrar edebilir ve hatta kendi içinde tutarlı. Yani her şey çok net.
Peki eğitim hayatına karşın iş hayatının farklılıklarını nelerdir?
İş hayatında bir yöneticiniz ya da sorumlu olduğunuz birisi var. Bu sorumlulukları yerine getirmek sizin işiniz, çoğu zaman sizden ne beklendiği ya da çözmeye çalıştığınız problemin çözümü hakkında hiçbir bilgiye sahip de değilsiniz. Hatta yöneticiniz de bunun çözümünü bilmiyor. Çoğu zaman birden fazla kişiyi mutlu etmeniz gerekiyor: Ekibiniz, yöneticiniz, iş ortaklarınız, paydaşlarınız… Çözeceğiniz problemlerin örneklerini bazen kitaplar yazmıyor, özellikle yöneticilik yapıyorsanız yaşadığınız problemler içinde bulunduğunuz duruma ve onun kendine özel etmenlerine çok bağlı. Okuduğunuz kitapların hiçbiri birebir size çözümü ya da sonucu vermiyor hatta önünüzde örnekler de pek fazla olmuyor. Öğretmeninizin aksine, yöneticiniz sizi başarısız görürse işten çıkartabiliyor ve geliriniz hatta yaşam standartlarınız değişebiliyor. Hatta bazı ortamlarda etrafınızdakiler sizinle rekabet ederek siz ne kadar iyi olsanız da önünüze geçebiliyor. Yani adil değil.
Bu örneklerde anlatmak istediğim 30 yaşındaki bir profesyonel, aslında hayatının %80’inini yukarıda bahsettiğim eğitim sistemi ve getirdiği alışkanlıklar içerisinde yaşıyor. Sonrasında da ikinci anlattığım iş hayatının içinde kendini buluyor. Bu iş hayatının içinde okul yaşamında edindiği alışkanlıkları sürdürme eğiliminde olması çok normal. Yani tüm okullardan mezun olsa da, gerçekten zihinsel olarak öğrencilikten mezun olabiliyor muyuz?
Bunun karşımıza çıkardığı pek çok sorun olduğunu düşünüyorum. Özellikle öğrencilik boyunca karşımıza kısıt çıkartan öğretmenler ve eğitim sistemi bize kısıtlar ve çok kesin kurallar içinde yaşamayı ve başarılı olmayı öğretiyor. Kısıtların çok az olduğu bir sisteme, yani iş hayatına, adım attıktan sonra bu kısıtlarla çalışmaya programlanmış zihnimiz de hep kısıt aramaya koyuluyor. Dolayısıyla da kendimizi büyük düşünmekten alıkoyuyor, kimseyi kırmamak için doğru bildiklerimizi söylemekten vazgeçiyoruz. Cesaretimizi ve büyük düşünme yeteneğimizi kısıtlıyoruz.
Hala daha zihninin içindeki okuldan mezun olamayan zihnen öğrenci arkadaşlarım, sizlere ne yazık ki kötü haberlerim var:
Yöneticiniz sizi kişisel olarak sevse de maaşını alabilmesi ve kariyerinde ilerleyebilmesi için sizin çok başarılı olmanız ve yaratıcılığınızı ortaya çıkartmanız lazım. Kimsenin çözemediği, belki de cesaret edemediği sorunları çözmeniz gerekli. Böylece o kariyerinde ilerledikçe siz de yetkinliklerinizi geliştirerek siz de kendi kariyerinizde ilerleyebilirsiniz.
Okuldan mezun olduğunuz gibi bir gün iş hayatından mezun olmayacaksınız. Eğer pasif gelir kaynakları üretirseniz belki erken emekli olabilirsiniz. Ama ortalama bir çalışan olarak bir sonraki sınıfa otomatik olarak geçemeyeceksiniz. Bir üst seviyede performansınızı ispatladıktan sonra terfi alacaksınız.
İş hayatı boyunca öğrenmek amaç değil, bir yan ürün. Kariyerinizde sadece bir şeyler öğrenerek ilerlemeniz mümkün olmayacak, öğrendiklerinizi sürekli hayata geçirip bir üst seviyeye taşımanız şart.
“Bu hayatta birer öğrenciyiz” gibi klişeler sizi hedeflerinizden uzaklaştıracaktır. Tabii ki mütevazi olmanın daha da önemlisi “entellektüel tevazu” sahibi olmanın size her zaman artısı olacak. Ancak bence iş hayatında ilerlemek için zihinsel olarak sürekli ilerleriye gitmeli, öğrendiklerinizi hızlıca uygulamaya alıp kendinizi ve etrafınızdakileri kısıtlamadan büyük düşünmelisiniz.
Derste elinizi kaldırdığınızda size adil bir şekilde söz hakkı veren öğretmenler iş hayatında olmayacaklar. Elinizi kaldırıp sıranın size gelmesini beklerseniz iş işten geçebilir. Bu yüzden gerektiği yerde birinin sözünü kesmekten, sesinizi yükseltmekten çekinmemelisiniz. Artık iyi görünmek zorunda değilsiniz, sadece kibar olmalısınız. Yani size öğretilen 24 yıl boyunca uslu çocuk olmanız gerektiğini artık unutun! Artık sorun çıkartan ve herkese doğruları söyleyen birisine dönüşebilirsiniz.
Uğraştığınız problemlerin büyük bir kısmının çözümünü kimse bilmiyor. Öğretmeniniz size yeterince zaman verdikten sonra sorunun cevabını tahtaya yazmayacak. Kendiniz, sınırlarınızı zorlayarak çözüm üretmek ve bazen zor kararlar vermek zorundasınız.
Öğretmeniniz sizden o konuda fazla şey biliyor olabilir. Ancak yöneticiniz sizden daha fazla bilmiyor, hatta kötü bir yöneticiniz olabilir. Öğretmeninizi yönetmeniz gerekmez, ama yöneticinizi yönetmeniz gerekebilir. Yöneticiniz kötü biri olabilir hatta bazen yöneticinizin yöneticisine bunu söylemeniz gerekebilir. Bu çok normal bir şey!
Okuldan üniversiteye kadar istifa edemezsiniz, öğretmeninizden ayrılıp değiştiremezsiniz. Bir üniversiteden ayrılıp başka üniversiteye girmek için 1 yıl hazırlanmanız gerekir. Ama yöneticinizi değiştirebilir, iş yerinizden istifa edebilirsiniz. Yöneticiniz sizi ikna etmeye çalışacaktır, ama ikna olmak zorunda da değilsiniz. Geliriniz olduğu sürece çalışmak zorunda değilsiniz! Para biriktirip aylarca ve belki de yıllarca çalışmadan yaşayabilirsiniz. Çalışmak zorunluluk değildir, ihtiyaçtır.
Öğretmeniniz sizin için en iyisini isterken yöneticinizin amacı kendi kariyerinde ilerlemektir. Özellikle bir patron firmasında çalışıyorsanız, patronunuz sizin kariyerinizden çok kendi cebine girecek paraya bakacaktır. Bakmak da zorundadır. Aksi olabilir tabii ki, ama genelleme yapmak yanlış olmaz.
Yazdıklarım sizi kızdırıyorsa ya da böyle olmak zorunda değilim diye düşünüyorsanız, o zaman yazdıklarımı duymaya en çok ihtiyacı olan sizsiniz.
Şimdi bunu okuyan öğrenci arkadaşlarımın kaygı duyacağını biliyorum, özellikle öğrencilik hayatı sizlere hata yapma açısından bir güvenlik sağlıyor, en kötü ihtimalle dersi seneye alırım diyorsunuz. Ancak unutmayın hata yapmadan kariyerine devam eden kimse de yok. Üstelik herkes yaptığı hatalardan sonra büyük ya da küçük sonuçlar da ödüyor. Ancak kimse bunlar hakkında çok fazla konuşmuyor. Çünkü bunları konuşmak o kişiler için çok zor olabiliyor. Dolayısıyla konusunu açmamayı tercih ediyorlar.
Gerçek şu ki, iş hayatına atıldıktan sonra bir çok hata yapacaksınız. Bazı hatalarınızı hemen, bazılarını da yıllar sonra fark edeceksiniz. Önemli olan gerçekleri aramaya devam etmek ve hata yapmadan ilerleyemeyeceğinizin farkında olmanız. Eğer üniversite ya da liseden mezun olduktan sonra kafanızın içindeki öğrencilik hayatını da bitirebiliyorsanız üstüne bir de çalışıyorsanız, o zaman başarılı olmamak için bir nedeniniz kalmıyor.
Okul bitti. Artık mezun olma zamanı.
Harika bir eser olmuş. 3 hafta sonra mezun olacak biri olarak yazınızdan çok şey aldım. Teşekkür ederim :)
Abi selam, taze bir yazılım geliştirici olarak söyleyebilirim ki yazı gerçekten sert olmuş. Ama bende öfkelendirmekten ziyade inandığım temelleri ve buna bağlı olarak biraz da özgüven sarsan bir etki yarattı. Öğrendiğimiz şeyleri profesyonel seviyede uygulayacak fırsatı bulamamak öğrenmenin değerini önemli ölçüde azaltır mı?