Projelerde karar verme kaygısı ve baş etme yolları
Seçeneklerin çok olduğu bir noktada karar vermek de zorlaşır, seçenekleri aza indirgemenin yolları
Koçluk yaptığım ya da yönettiğim bir çok ekip için karar vermek çok zor süreç. Özellikle hangi mimariyi kullanacağız? Hangi aracı kullanacağız? Hangi framework ile bunu yapmalıyız? gibi bir sürü soruyla karar vermekte zorlandıklarını gözlemliyorum.
Karar vermenin zorluğu, bu kararı verene kadar yaşanan kaygılar ve daha da önemlisi kaygılarin tetiklediği korkularla verilen kötü kararlar ekiplerin ve firmaların kaçınması gereken bir sorun.
Peki bu kadar seçeneğin ve birden fazla çözümün olduğu bir alan olan teknoloji dünyasında bunun üstesinden nasıl geleceğiz?
Bu sorun bana felsefeci Søren Kierkegaard’ın “Kaygı, özgürlüğün sersemliğidir” sözünü hatırlatıyor. Kierkegaard’a göre endişeli olmak, kişinin kendi özgürlüğü karşısında şaşkına dönmesidir. Kişinin her durumda, her zaman birçok seçeneğe sahip olduğunun ve sürekli olarak bir seçeneği veya diğerini tercih etmesi gerektiğinin farkında olmasından dolayı endişelenmek ve rahatsız olmaktır. Tercih etmemek bir seçenek değildir çünkü tercih etmemeyi seçmek ya da hiçbir şey yapmamayı tercih etmek yine de bir seçimdir.
Elbette bu iş hayatında körü körüne bir seçeneği seçmek anlamına gelir demiyorum. Ancak keşfetmek istediğimiz seçeneklere güvenle test edebileceğimiz bir kaç yöntem de mevcut. Gelin bunları aşağıda inceleyelim.
Unutmadan! Codefiction Akademi adı altında Deniz İrgin ile birlikte yepyeni bir Teknik Liderlik eğitimine başlıyoruz. Ayrıca, blog’u okuyanlara özel %25 indirimle! Ay sonuna kadar “TBLOG25” kodunu kullanarak eğitime indirimli kayıt olabilirsiniz!
Hipotez - Deney - Öğrenme Döngüsü
Herhangi bir kararın bilinmezliği karşısında, bir hipotez geliştirip onu test etmek, teknoloji dünyasında sıklıkla kullanılan bir yaklaşımdır. Bu yöntem, aslında karar sürecini yönetilebilir parçalara ayırır. Öncelikle, elinizdeki problemin çözümüyle ilgili bir hipotez ortaya koyarsınız. Örneğin, “Bu yeni veri tabanı sistemi performans sorunlarımızı çözebilir mi?” sorusuna yanıt ararken, bunun üzerine küçük bir deney yapılır. Deneyden elde edilen sonuçlar, hipotezi doğrular ya da yanlışlar ve bu öğrenme döngüsünde ekip, daha bilinçli bir şekilde sonraki adımları atabilir. Böylece kararın baskısı hafifler, çünkü deney ve öğrenme süreciyle doğru yolda olup olmadığınızı sürekli olarak gözden geçirirsiniz.
Kararları Parçalara Bölmek
Büyük ve kritik bir kararın ağırlığını taşımak zor olabilir. Ancak, bu kararı küçük ve bağımsız parçalara bölmek, belirsizliği azaltabilir ve daha kontrollü bir ilerleme sağlar. Örneğin, geniş çaplı bir mimari değişiklik yerine, öncelikle küçük bir bileşende bu değişikliği deneyebilirsiniz. Bu parçalara bölme yaklaşımı, bir yandan öğrenme fırsatlarını artırırken, diğer yandan riskleri azaltır. Ekibiniz bu yöntemle büyük resmi bozmadan, her adımda bir kararın etkilerini gözlemleme şansına sahip olur. (Bkz: Ne zaman biter sorunsalı)
Karar Vermeyi Kolaylaştıracak Küçük Projeler - “Spike Projects”
“Spike projects” genellikle kısa süreli, keşif amaçlı projelerdir. Bu projelerin amacı, belirli bir teknoloji, framework veya çözümle ilgili belirsizlikleri ortadan kaldırmaktır. Bir çözümün uygulanabilirliği ya da getireceği zorlukları öngörebilmek için hızlıca bir prototip geliştirilir. Bu projeler, büyük yatırımlar yapmadan önce, küçük deneyler ve keşiflerle ekibin kararlarını daha rahat almasını sağlar. “Spike projects” ile sonuçlar somut hale gelir ve belirsizlikler yerini daha fazla bilgiye bırakır, böylece ekibin daha güvenle karar vermesine zemin hazırlanır.
Böylelikle, hem karar verme sürecini hızlandırıp basitleştirirken, aynı zamanda daha sağlıklı sonuçlar elde edebilecek bir yöntem setine sahip olmuş oluyorsunuz.